Ofisimiz, İş Hukuku alanında karşılaşılabilecek tüm sorunlarla ilgili danışmanlık, iş ve dava takibi süreçlerinde hizmet vermektedir.
İş Hukuku ile ilgili düzenlemeler, 4857 sayılı İş Kanununda düzenlenmiştir.
İş hukuku temel anlamda işçi ve işveren arasında kurulmuş olan bağın incelenmesi esas alınarak aralarında gerçekleşmiş olan yazılı veya sözlü olarak bir iş sözleşmesi çerçevesinde ücret karşılığında bir işverenin emir ve talimatlarını yerine getirmesidir. İşçi ile işveren arasındaki hak ve sorumlulukların düzenlenmesi ve bununla birlikte devlete de birtakım hak ve yükümlülükler yükleyen hukuk bilimidir. İş hukuku yalnızca hizmet sözleşmesinin taraflar arasındaki ilişkileri incelemekle kalmaz; aynı zamanda taraflardan her birinin üye olabileceği örgütler ile ilgili olan ilişkilerini de düzenler.
İş hukukunda izah etmiş olduğumuz işveren ve işçi arasındaki ilişkiler düzenlenirken, avukat-müvekkil, doktor-hasta vb. örnekler iş hukukunda yer almamaktadır. İş hukuku alanında yer alacak olan örnekler; fabrika-işçi, süpermarket-kasiyer, apartman-kapıcı, hastane-doktor vb. işveren ve işçi ilişkisinin olduğu durumlardır.
Bir kişinin fiziksel ve zihnen işverenin emir ve talimatlarına uyarak çalışıyor olması İş Hukuku kapsamına girecek iş ilişkisi olarak yeterlidir. Bundan sebep işçinin kendisine verilmiş olan vazifeyi yerine getirmesi, o kişinin vasıflı veya vasıfsız olması, işçi olup olmadığı hususunu etkilememektedir.
Teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesiyle beraber insan kaynakları ve ekonomi alanlarında da oldukça hızlı gelişmeler olmuştur ve gelişmeye de devam etmektedir. İş Hukuku da bu gelişmelerden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmektedir. Bu gelişmeler öncülüğünde iş hukukunu iki ana başlıkta incelememiz mümkündür:
Bireysel İş Hukuku; İşçi, işveren ve devlet arasındaki hukuki ilişkilerin incelendiği hukuk dalıdır. İşçilerin, işverenleri ile aralarındaki ilişkilerin düzenlenmesi, iş sözleşmelerinin kurulması, bu iş sözleşmelerinin içeriği bakımından işveren ve işçinin karşılıklı olarak hak ve alacaklarının belirlenmesi (fazla çalışma, mesai vs.), iş sözleşmesinin sona ermesi, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra ortaya çıkan hak ve alacaklar (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı) bireysel iş hukukunun alanına girmektedir. Bireysel iş hukukunun temel mevzuat kaynakları, İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu ve Borçlar Kanunudur.
Toplu İş Hukuku; İşçilerin toplu bir şekilde bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan sendikalar ile işveren ve devlet arasındaki ilişkiler, sendikaların oluşumu ve göstermiş olduğu faaliyetler (grev, lokavt) sendikal hak ve özgürlükler, sendikaya üyelik, toplu sözleşme, sendikanın feshedilmesi ve toplu görüşmeler incelenmektedir. Toplu İş Hukukunun mevzuat kaynakları, Sendikalar Kanunu, Toplu İş Sözleşmeleri ve Grev ve Lokavt Kanunu olarak sayılabilir.
Ülkemizde yönetim sisteminin değişmesiyle beraber öncelikli olarak yürütme yetkisine sahip olan makam Cumhurbaşkanlığı makamı olmuştur. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, anayasanın sınırları çerçevesinde düzenlemeler yapılabilmekte ve yapılan düzenlemelerin yürütülmesi sağlanmaktadır. Bu temel mantık doğrultusunda işçi ve işverenin çalışma hayatını düzenleyen bağlantılar ise;
İş Hukuku özel hukuka özgü bir hukuk dalıdır. Bu alanda açılmış olan ve devam etmekte olan işe iade davası, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş kazasından kaynaklı tazminat davaları gibi birçok dava görülmektedir. Bunlardan başka iş hukukunda hukuki hizmet alınmasını gerektiren bazı iş ve davalar;
İş Hukuku davalarına iş mahkemesi bakmaktadır. İş mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi bakmaktadır. İş hukuku davalarında 2018 senesinde getirilen düzenlemeyle arabuluculuk başvurusu dava şartı haline getirilmiştir. Bazı iş davalarında öncelikli olarak arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir. Arabuluculukta uzlaşma sağlanamaması durumunda iş mahkemesine başvuru yapılmaktadır.
İş mahkemelerine dava açmak için dilekçe ile ilgili mahkemeye başvuru yapılması gerekmektedir. Bu başvuru dilekçesi uzman avukat yardımıyla düzenlenmiş olması halinde hak kaybı yaşanma riski azaltılmış olacaktır. Zira dilekçede yer alan taleplerin eksik olması halinde bu eksikliklerin sonradan giderilmesi istisnaların dışında mümkün olmamakta ve süreye tabi tutulmaktadır.
İş hukuku davalarında basit yargılama usulü geçerlidir. Basit yargılama usulünde davanın açılması veya açılmış olan bir dava için cevap verilmesi dilekçe ile gerçekleşmektedir. Davalı kişiye dava dilekçesi tebliğ edildiği günden itibaren iki hafta içinde cevap verilmesi gerekmektedir.
Taraflar hazırlamış oldukları dilekçelerine tüm delilleri eklemelidir, ayrıca önemli bilgiler de dilekçede yer almalıdır.
İş hukuku davalarında 2018 yılında getirilen düzenlemeyle arabuluculuk sistemi zorunluluğu getirilmiştir. Kişiler özgür iradeleri doğrultusunda üçüncü ve tarafsız bir kişiyi arabulucu olarak belirleyebilirler.
Arabuluculuk sistemine dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonrada başvurmak mümkündür. İş hukuku alanına giren istisnai uyuşmazlık durumlarında arabuluculuk yöntemini kullanmak zorunlu olmuştur.
Bazı durumlarda bu dava şartı olarak nitelendirilmektedir. Arabuluculuğa başvurulmadan açılan davalar reddedilecektir.İşçi ve işveren arasında gerçekleşen uyuşmazlıklar şu durumlarda arabuluculuğa başvurulması gerekir;
İş hukukunda bahsetmiş olduğumuz durumlar dışındaki davalar doğrudan iş mahkemesinde açılabilmektedir. Örneğin iş kazaları ve tespit davaları doğrudan iş mahkemesinde açılabilmektedir. Arabuluculuk zorunluluğu yoktur.
İş mahkemeleri, iş davalarına bakmakla yükümlüdür. İş mahkemesinde açılacak olan davaların hangi yerdeki iş mahkemesinde açılacağı sorusu, hangi mahkemenin yetkili olduğu sorusuyla eşdeğerdir. İş davalarında yetkili mahkeme gerçek veya tüzel davalı kişinin bulunduğu yerleşim yeridir. Ayrıca hizmetin görüldüğü, işin yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
İş hukuku davalarında birden fazla davalının bulunması durumunda içlerinden birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olmakta ve dava buradaki iş mahkemesinde açılabilmektedir.
İş hukuku davaları yetkisi olmayan bir mahkemede açılması durumunda yetkisizlik kararı çıkar. Böyle bir durumda iş mahkemesi davayı yetkili mahkemeye gönderir. Yetkili mahkemeye dosyanın iletilmesi re’sen gerçekleşmez. Bundan dolayı, yetkisizlik kararının tebliğ edilmesini takiben 15 gün içinde taraflardan birinin yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunması zorunludur ve verilmiş olan süre içinde talepte bulunulmaması durumunda mahkeme iş davasının açılmamış sayılmasına karar verir.
Sizin de yukarıda belirttiğimiz türde İş hukuku kapsamına giren bir hususta yaşadığınız bir ihtilaf veya destek almak istediğiniz bir husus varsa, bize iletişim kısmında bulunan numaralarımızdan veya Whatsapp hattımızdan ulaşarak danışmanlık hizmeti alabilir veya avukatlarımızla yüz yüze görüşmek için randevu oluşturabilirsiniz.
Marmara Mahallesi 9. Sokak Astro Rezidans A Blok No:2/32 Beylikdüzü / İstanbul
0 (544) 316 25 54
info@yildirimsoy.com
Yıldırım & Soy Hukuk Arabuluculuk Bürosu © Copyright 2023 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir